Veda lar ve Neo-Vedanta. Turkce

ßõüÿ Ìóñòàôàîãëó
V E D A'LARIN  YUCELIGI

KONUYA GIRIS

VEDA'LAR:  Rig-Veda, Yadjur-Veda, Sama-Veda – bu uc asil Veda’ya sonra dorduncu – Atharva-Veda ekleniyor – Tanrilara ithafen ve Tanrilar tarafindan Risilere Verilmis (Sruti - Sanskr. - isitilen) Kutsal ilahi Kitaplar’dir (hymnal – ingliz.). Veda’lar Hint Kulturu’nun Yuce Yuregidir, Ruhsal Temelidir ve binlerce yillar, bu gune kadar Hintliler icin tukenmez en yuksek Bilgelik Kaynagidir.  Vedalar Hindistan’in en eski (binlerce yillik) ve en gizemli kitaplaridir. Metin haline gelmeden once birkac bin yil Vedalar ezberlenmeden, sanki Gokten isiterek sesli soyleniyordu. 

VEDA kavrami Sanskritce Vid kelimesin kokunden ortaya cikmistir. Veda  –  Ezoterik, Tanrisal Yuce Bilgi demektir, hem Tanrisal, hem de Pratik Tanri Bilgisi ve ayni zamanda  Mutlak Sonsuz Gercegi ifade eden Tanrisal Bilgeliktir. Sanskrit dilinde VID veya VIDYA, Tanrisal Gozle (veya Tanrinin Gozu ile) Gorulen “Tanrisal Bilgi” demektir. Bu acidan Vedalarda gecen en Ezoterik kavramlardan biri olan BRAHMOVIDYA, Yuce Tanrinin Bilgisi ve Bilgeligi anlamina geliyor, ATMAVIDYA  ise, daha da cok Vedanta’nin en onemli kavramlarindandir ve onun da anlami – insan Ruhunun en Yuksek ve Yuce Tanrisal Zirvesi olan Atmanin Tanrisal Gozu ile Gorulen ve Bilinen Gercek, Realite veya Yuce Tanri.  Tabi ki Vedalar insanin Dunya yuzundeki yasami hakkinda da her cesit bilgi iceriyorlar; en eski Gecmisten en uzak Gelecege kadar. Bu acidan Vedalarin icinde iki tur bilgi mevcuttur; Ekzoterik ve Ezoterik. Birincisi - “Karma-Kanda” yani “uygulama calismalari ve hareketleri”,  ikincisi – “Cnana-Kanda” yani Yuce “Tanrisal Bilgi”.

   Ornegin, Vedalarin Ozunu kristalize eden “SRIMAD BHAGAVATAM” kitabi, bugunku insanligin yasadigi Doneme Kali Yuga diyor, yani Demir Cagi, Makineler Cagi, Mekanik bilinc Cagi. Bir Manvantara    Dort Yuga’dan olusur: 1.Satya Yuga (Altin Cag), 2.Dvapara Yuga (Gumus Cag), 3.Treta Yuga  (Bronz Cagi) ve 4.Kali Yuga (Demir Cagi). Her bir Cagin kendi dogal sartlari ve yasam ve insan ozellikleri vardir: ve bunlarin hepsi aciklaniyor. Ama Vedalarin icerdigi sinirsiz, sonsuz bilgiyi bizim Kali Yuga Doneminde insan hayati sadece 100 yil kadar surdugu icin Vedalari en hafif sekilde bile incelemek imkansiz oldugu icin Vedalarin Ozeti olarak “Srimad Bhagavatam” yazilmistir.  Kali Yuga’nin ozelliklerini detayli anlatan bu metin soyle diyor: “Kali Yuga’nin guclu etkisi nedeniyle insanlarin inanci, dogrulugu, sabri, merhameti gun gunden azalacaktir; gun gunden insanlarin hayati kisalacaktir, fizik gucu azalacaktir ve hafizalari gucsuz olacaktir. Sadece basit bir zengin olan Yuce aristokrat sayilacak.  insanlar arasindaki iliskiler Kanun ve Adalet Prensiplerini kim guclu ise, o belirtecek... Kali Yuga’da insanlar Hayatin Yuce Hedefini ve O’na goturen Yuce Yolu tamamen unutacaklar. Krallarin cogu hirsizlara donusecekler, hirsizlik, yalan, kandirma ve anlamsiz siddet insanlarin esas isi olacaktir.”

Burada goruyoruz ki,  Kali Yuga - Karanlik Cagi, Demir Cagi olarak insanlari dusuruyor yani insanlik ;nancini, Ruhsalligini, Yuksek Ahlak Prensiplerini ve boylece Yuceligini ve Kahramanligini kaybediyor. Vedalarin verdigi bu mesaj son derece onemlidir bu arastirma icin. Cunku eger Vedalarin dedigi Kali Yuga yani Karanlik, Demir Cagini insanlik simdi yasiyorsa, demek ki bizim gunlerimizde Yucelik ve Kahramanlik eski Caglara gore cok daha azalmis. Bu nedenle Yucelik ve Kahramanlik konusunu ortaya koyan Vedalar, Vedanta ve Neovedanta Felsefesi gundemde en cok insanligin ihtiyaci olan son derece onemli konudur. Cunku insani insan eden onun Ruhun Yuceligi, Kudreti ve onun Yureginde yanan Tanrisal Atestir. Vedalar ise bunun icin bizi binler yillar once uyarmisti. Cunku Yucelik yoksa Kahramanlik da yok demek ve o zaman Gercek ve Yuce Isik – Bilgelik, Guzellik, Sevgi ve irade yok olunca insanlik bozulmaya ve curumeye basliyor, ama farkinda bile degil.

  Burada soylemek gereken sey budur: Vedalarin icerdigi Ezoterik Bilgi,  kesinlikle entelektuel, akil bilgisi degildir.   Bati Filozoflari bazen Entelektuel bilgiye en yuksek bilgi diyorlar. Ama Dogu Ezoterik Felsefesi  icin bu gecerli degil. Vedalardaki bu Yuce Bilgi, en yuksek akil seviyesinden daha da cok ustundur. Aklin algiladigi Felsefe ise Vedalarin Yuce Bilgeliginin (Djnyana) sadece Mental boyutudur, Aysbergin su ustunde gorunen tarafi gibi. Vedalari  nasil ogrenmek gerektigini  Tanri Brama Kendisi Ogretiyor. Burada soylemek gereken sey sudur: iki kelime - Brama ve Brahman iki farkli Kavramdir; biri Brama (Yaratan)  Trimurtinin (Brama, Visnu, Siva) birinci Tanrisidir; Brahmo ise – Bilinmeyen, Soylenmeyen, Sonsuz, Mutlak, En Yuce Realite anlamina gelen tum Hint felsefelerinde kabul edilen en Yuksek Felsefe Kavramidir. Fark etmek gereken iki Brahmo var. Biri – Soz-Brahmo, ikincisi En Yuksek Brahmo. Aslinda ikisi de ayni Brahmo’nun iki tarafidir. En Yuksek Brahmo, hicbir insan veya herhangi bir varlik tarafindan hicbir zaman bilinemez. Soz-Brahmo ise Veda’larin tam kendisi, onlarin Yuce Ozu. Soz-Brahmo’yu idrak eden, En Yuce Brahmo’ya da ulasabiliyor. Ama Soz-Brahmo insan akli, entelektle algilanamiyor. Cunku bu Oz sifatinda Vedalar her varolan ve varolmayan seyin Temelidir. Veda’larin esasi – “inkar”, “Memnuniyetlik” ve “Ozgurluktur”. Veda’lari tam olarak idrak edebilmek icin akli asan, entelektten daha da ustun anlama metoduna ve ozel Anahtara ihtiyac var.   Vedalarin icerdigi Yuce Bilginin esas boyutu,  insan akli icin gorunmeyen ve bilinmeyen bir seydir. Buna ragmen akil tum yeni yuksek, gercek bilgileri Ust Bilincten alir. Ama insan akli bireysel bir sey oldugu icin, o ilhamla veya sezgi ile yukaridan gelen Bilgiyi kendi kapasitesine gore algiliyor ve bilincin diline gore yorumluyor. iste buradan, aklin yaklasik, hayali bakislarindan cikiyor Mitoloji. Buradan geliyor Vedalarin gizemliligi ve cesitli yorumlarin yazilmasi. Cunku Vedalarda yazilmis her soz sadece sembol, ama Yuce Gercegin sembolu.   Yalniz akil icin Mitoloji ve Efsane sayilan Realite, insanin Ustbilinci icin tartisilmaz, suphesiz bir Gercektir. Bu nedenle Vedalar Dunya’nin en Ezoterik ve gizemli sifreli metinleridir.    En eski zamanlardan bu yana Vedalar’in Buyuk Sirrini cok arayan oldu ve olacak.  Bu Sir, ayni zamanda insanin Gercek Yuceligini tum arayanlar gibi, bizi de ilgilendiriyor. Bu Sir Risilerin ve Avatarlarin Sirridir. Binlerce yildir kayip veya kapali olan bu Sir bizim cok ozel Gecis zamanimizda ortaya cikabilir. “Bizim Atalarimiz... Angirasa Peygamberleri,   ilk Risiler fethedilmez, sert kale duvarlarini, kayali Kaleleri Mantralarla, kendi sesleri ile toz ederek bizim icimizde Yuce Goklere Yol acmislardi” (Rig-Veda, I.71.2) Onlar “karanligin icinde yasayan Gunesi” kesfetmislerdi (Rig-Veda, III.39.5). Onlar “Goklerin Mucevheri olan ve sanki sonsuz kayanin icindeki magarada saklanan bir kus yavrusu” gibi  “yikilmaz Isigi” bulmuslardi (Rig-Veda, I.130.3). inis cikislarla dolu uzun Evrim Yolunu tamamlayan  arayici “iki Annenin oglu” oldugunu idrak ediyor. O ayni zamanda hem beyaz, sonsuzlugun Goksel Anne - Aditi’nin, hem de kara sonsuzlugun Dunya Annesi -  Diti’nin oglu. Yani ;nsanin icinde hem Tanrisal hem insani ilkeler mevcuttur. Insanin icinde Gokler ve Dunya ayni zamanda yasiyor ve Yuce Tanriya goturen Yol insanin icinden geciyor, onun Ruhunun Merkezi olan Yuce Yureginden.

Binlerce yillar suren Vedalarin Tarihinde, onlarin anlayisi, yorumu ve toplumsal degerlendirilmesi defalarca degismisti. Kutsal Bilgi ile dolu olan Vedalarin Bilgeligi simdi unutulmus ve insan aklinin urettigi cesitli atiklarin altina derin gomulmustur. Ama Veda’larin Kutsal Bilgileri, gizemli Misir Sfenksi gibi, kendi Buyuk Gizemini korumaya devam ediyor. Ama eger Vedalari kendi acimizdan degil de Onlar’in kendi acisindan incelesek Yucelik ve Kahramanlik hakkinda farkli bilgilere ulasma imkani var.

Ilk once Vedalari anlamak icin bir Anahtara ihtiyac var. Unutmayalim, bunlar Ezoterik yani sifreli metinlerdir. Bu anahtar Vedalarin icinde zaten var. Anahtar -Kutsal AUM Sozudur. Cunku bu soz sadece seslerin birlesimi degil. Bu Soz aslinda Vedalara gore bir Cagri Sarkisidir. AUM - Yuce Tanri-Babanin Alem Annesine soyledigi bir Tanrisal Sevgi Sarkisi. (Vedalara baska bir isimle Samhita veya Samgita diyorlar, Gita – Sarki demektir. Ayrica, 3. olan Sama-Veda  Sarkilar Kitabi olarak biliniyor).  Bu Cagri Sarkisini duyan Alem Annesi   aktif hale geliyor ve harekete geciriyor. O zaman Alem Annesi (farkli adlari ve sifatlari ile – Sakti, Sarasvati, Parvati, Durga, Kali) Sevgi Maddesinden ve Doganin her bir Atom’un icinde olan Sefkat, Sevecen Gucu ile Mucizeler, Evrenler, Dunyalar, Yaratiyor. Tanri Baba’nin Sesi O’nun Yuce Sevgi dolu AUM Sarkisi Tanrica-Anne’yi harekete gecmeye mecbur ediyor. Bu Mucizevi Ses Dunyalar, Yildizlar ve Evrenler Yaratabilen, hareket eden Kinetik Enerjiye donusuyor. Iste  Veda’lar Tanri-Baba ve Tanrica-Anne arasinda olan Soz-Sarki AUM ile Evren, Onun icinde olan her sey ve insanin nasil Yaratildiginin mekanizmasini anlatiyorlar.

Aslinda sembolik olarak AUM Alem Anne’sinin Kendisi  anlamini  da tasiyor. Ayni zamanda AUM Onun Gucudur, Yaratici Enerjisidir. Ama sadece degil,  AUM ilk once Baba-Tanri olan Brahman’in  Sesi, Sozu ve ayni zamanda  O’nun en Ezoterik Ilkyaratan sifatinda tam Kendisi: yani yukarida gordugumuz gibi – Soz-Brahmo ve ayni zamanda En Yuce Brahmo.
Iste bu ;lkyaratan (Baba) M Ses-sozu ile sembolize ediliyor. Yaratici Alem Annesi ve O’nun Gucu   U Ses-sozu ile sembolize ediliyor. Yaratilan Yavrulari ise  (Evren, Dunya, ;nsan) A Ses-sozu ile sembolize ediliyor. Burada M (en kapali ses) – en buyuk Gizemdir. Yaratilis Yukaridan asagiya oldugu icin MUA Ses-sozu olusuyor.  AUM ise – asagidan yukariya donusun semboludur. MUA – Tanri Baba-Anne’nin Yaraticiligi olarak sonucta A Ses-sozu ortaya cikariyor. Bu A Ses-sozu hem Logos Tanrisal Soz, Ogreti, hem de fizik Dunyanin Ozu ve Temelidir.

Iste Yucelik ve Kahramanlik Konusuna gelince, Vedalara gore, AUM  Anneden gecip Babaya donmek anlamina geldigi icin, AUM Yucelme ve Yukselme Yoludur. En Yuksek Hedef  M – yani Baba Yuce Tanri Brahmo. U – yani Yuce Tanrica Alem Annesi ise Arac ve  Guc anlamina geliyor. Goklerin Babasi, Yuce Tanri Brahmo’ya (M) donmek icin A’dan, yani yaratilmis fizik dunyadan baslayarak, U’ya, yani Alem Annesine, O’nun Sevgisine ve Gucune gecmek gerekmektedir. Anne Gucune ihtiyac var: Onun Yuce Guzelligine, o Guzellik verdigi ilhama, Sevgiye ve Kahramanliga ihtiyac vardir. Iste Ezoterik U Ses-sozun anlami su: U Ses-Sozu yani Alem Annesinin Gucu insan Ruhunun Kahramanliginin ilkesi ve Kaynagidir. Bu Yuce Annenin Gucu’dur ve bu Kahramanlik Ruh Gucu’nu, bu Yurek Atesini, bu Sevki Kahramanligi ve sahsi Enerjiyi Kendi Ogullarina ve Kizlarina sadece Alem Annesi verebilir.  Cunku U en yuksek anlaminda Kozmik Ates-Isiktir; temiz U Alem Annesinin Isigidir, O’nun Sevgi dolu Yureginin Isigidir. AUM sozunde U, M ve A arasinda oldugu icin, Alem Annesi Kendinin Buyuk Sevgisi ile Yuce Sonsuz Mutlak olan Brahmo’yi O’nun Cocugu insan la birlestirme gorevini tasiyor. ikisini de severek Onlari (Babayi da, Cocugu da) birlestirebiliyor. Yani Evrenin iki kutbunu birlestiren – ilk Madde ve Ilk En Yuce Enerci, Evrenin icindeki Kadin Prensibi olarak ve Doganin Kendisi olarak Alem Annesidir. UR – fizik planda ortaya cikmis yaratici Isiktir.  Alem Annesinin U Gucu Kahramanlik, Cesaret, Zafer Gucu’dur, etkili Kudretidir ve Ayni zamanda Bilgeligi ve Sevgisidir.  Iste boylece Yol bu ortada olan ve iki kutbu birlestiren U semboludur. Aslinda Yol ve Kahramanlik Gucu ayni seydir. Yucelik ve Yukselis Yoluna cikmaya karar veren ve cesaret eden ayni zamanda bu Yolda goturen Kahramanlik Gucunu de buluyor. Evrenin altini ve Ustunu birlestiren Bu Yol ve Kahramanlik Gucu – Parlayan Atessi-Yaratici olan Alem Annesidir. Bu her seyi Yaratan ve her seyi birlestiren Yuce Sevgidir. Bu Isigin ve Zaferin tukenmez Kaynagidir. Cunku , Annesi ile olan - Zafer kazanir, diyor Veda’lar.

Iste Vedalarin Gizemli Sirri aslinda Alem Annesinin Siridir! Onun Kutsal Gizemidir, O’nun Kendisi ve O’nun Yureginin Kutsalin Kutsali olan Gizemidir. O daima vardir ve O Varliligin ta Kendisidir. O, Vedalar ve Vedanta bahsettigi, Evrenin Yuce Hayatidir! Yuce Anne ve Yuce Sonsuz Hayat ayni seydir ve Yuce Hayat her zamanki gibi Kendi Gizemini sonsuza kadar koruyacaktir. Ancak Alem Annesi Kendi  merhameti ile  Maya Perdesini biraz actigi zaman biz O’nun Isigina sadece hafif bir sekilde dokunabiliriz. Ama O’nun Atessi Yureginin derinlikleri insanlik icin sonsuza dek Yedi Muhur altindaki Gizem olarak  kalacaktir. Sadece ;nsan Oglu, Ruhsal Yucelme sonucunda once Sevgi ve Guc olan (U) Alem Annesi ile ozdeslesip, sonrada da Tanri-Baba’ya (M) kadar Yukselip O’nun la birlestigi zaman ona, Yuce Baba-Anne Oglu olan ;nsan Ogluna, Alem Annesinin Yureginin Sirri ve Gizemi – Tanri-Baba En Yuce Brahmo veya Sinir Otesi Atman olarak acilacaktir.  Sonsuz Kozmik Hayatin kendisi olan Alem Annesinin Yureginde, hic bir olumlu veya olumsuzun kulagi algilamayacak, Yuce Tanri Babanin Sarkisi - Gizemli  M Ses-soz Sarkisi daima vardir. Cunku M Yuce Annenin Yureginin Gizeminin Gizemidir. M – Tanri-Babanin iradesi, Kudreti, Bilgeligi ve Sevgisidir. Boylece her sey soylenmistir.  Vedalara gore Onlari iceren Bilgiye Ulasmak icin Yuce Baba-Annenin Velilerin Oglu (veya Kizi), Gecek ;c ;nsan olmak gerekmektedir, Cunku sadece kisisel akil, bilgi ve tecrube (bilinen sahsiyet, kisi, Gercek insanin golgesi olan dis insanin kapasitesi)  bunun icin yetmez. Daha once soylendigi gibi Vedalar Ezoterik yani Sifreli Metinlerdir. O Yuce Metinlerin icerdigi tum bilgileri tam olarak ele gecirmek icin yedi (7) Ezoterik Anahtar gerekmektedir. Anahtarlar ise kazananlara verilir.

Boylece, Vedalara gore bilinen insan, kisi – Gercek insanin sadece gorunen dis (A) kismi: burada fizik beden ve duygular – bilinc alti, akil ve sezgiler – bilinc ve ona yakin ustbilinc bolgesi vardir.  Gercek ;c ;nsan ise tamamen bilinen insanin Bilincustunde’dir, Kozmosun daha da ince boyutlarinda ve bunun icin akil tarafindan algilanamiyor ve bilinmiyor. Bu nedenle Ona – Gercek insana ulasmak icin, Kendi Kendini ogrenmek icin Hindistan’da binlerce yillar Konsantrasyon, Meditasyon ve Samadhi Yoga’si kullaniliyor. Aslinda Eski Yunan Filozoflari “;nsan, Kendini ogren!” Cagrilari ile bedenden, duygulardan veya akildan bahsetmiyorlardi. Onlar da ic Gercek insandan soz ediyorlardi. Ama bu gune kadar milyonlarca insanlar bunu uygulamaya denemediler bile.

Ic insan – Ruh, O Ruhun Merkezi – Yurek ve onlarin Isigi, yansimasi olan ve dis insani canlandiran Can Alem Annesinin (U) Yureginin, tum canlilar icin tek olan Yuce Varliligin Yuregin bir parcasidir. Gercek insanin Yuregin icinde ise en Kutsal Gizem - Yuce  Tanri-Babanin Dogasindan (M) ona verilen Atestir. ;ste o Yuce Tanri Babanin Dogasi Dunya insanini Kendisine Goklere Cagiriyor. Bu Cagri insana U’dan (Anneden) geliyor, Ama O Cagriyi gonderen Babadir (M). Cunku Tanri Anne-Baba ve bilinmeyen Gercek, Tanrisal, Goksel insan bilinen insanin Kendisinin icindedir.  Bu konu, Veda’larin zirvesi ve tamamlanmasi olan Vedanta’nin, Upanisadlarin genel konusudur. Bu noktada Vedalar ve Vedanta ozdestir. Kendinin icinde tum sonsuz Varliligin, Sonsuzlugun, Yuce Baba-Annenin Dogasini ve sinirsiz Kudretini tasiyan Gercek ;nsanin Yuceligi Vedalarin ve Vedanta’nin tam ozudur.
 

VEDA'LAR VE VEDANTA

Vedalar – Rig Veda, Sama Veda, Yacur Veda ve Ahtarva Veda, hatta besinci Veda sayilan Mahabharata ve onun ozu olan Bhagavad Gita – bunlarin hepsinin ana konusu Yuce Tek olan Realitedir. Ona Atman derler. Brahman derler. Eger Brahman Yuce realitenin butunlugu ve sonsuzlugu ise bir anlamda Brahman yaratici Tanri’dir. O zaman Atman Brahman’in oz benidir. Yuregidir. Boylece Atman ve Brahman esit sayilir. Ve Vedalara gore Realitenin disinda bir de illuzyon vardir. Ona Maya derler. Vedalara gore insan tamamen Mayanin icinde yasiyor; Realiteden haberi yok. Vedalarin ogretisi insanlari bu Mayadan kurtarip Realiteye goturmek icin cok cok eski zamanlarda dunyaya verilmistir.

Ama Vedalarin dili ve icerigi ezoterik metinler olarak sifrelidir. Hatta ruh yolunda ilerleyen yoginler bile vedalarin ozunu kavramaya zorlanmistir. Bu nedenle Tanrisal Kozmik Gok Hocalari dunyaya gelerek veya gelmeden dunyadaki kendi ogrencileriyle temasa gecip, onlara bu vedalarin gizemini yeni metinlerle aciklamistir. Bu, Vedalar ortaya ciktiktan binler yillar sonra gerceklesen bir olaydir. Bu yeniden verilen (aciklayici) metinlerin, bir anlamada desifre eden metinlerin adi UPAN;SADLARdir.

Soz konusu birkac yuz cesitli upanisad kitaplardan soz ediyoruz. Su anda bilinen 150-200 civarindadir. Ama eski caglarda bine yakindi. Boylece ortaya VEDANTA cikmistir. Yani Vedalarin aciklanmasi ve zirvesi. Vedanta’nin ana konusu Atman ve o Atmanla ilgili tum Tanrisal bilgeliktir. Atman nedir diye tekrar sorarsak, o Tanri’nin veya Realitenin ozbenidir. Son zamanlarda, 19. yy.da Vedanta tekrar ortaya cikar ve 20. yy.a dek cesitli Hint filozoflarinin calismalarinda devam eder. Ve Atman’a 20. yy.in basindan itibaren Bati Dunyasi “Ben Ne ;sem O’yum” adi verir – ve aslinda bu da Tanri’nin yeni adi degildir – cunku ilk defa bu kendi ismini “Ben Ne ;sem O’yum” Tanri Musa Peygambere vermisti. Ama ezoterik metinlerde ve dunyada yaygin ogretilerde pek kullanmamisti. Boylece Vedanta Vedalarin konusunu zirveye goturuyor ve Atman-Realite ve Maya-;lluzyon arasinda olan farki ve baglantilari net bir sekilde acikliyor. Vedalarin diger amaci insani bu dunyanin illuzyonlarindan arindirmak ve onu gercek kendine goturmek – cunku eger insan gercek kendini bilmiyorsa, Realiteyi bilmesi, gercek Tanri’ya ulasmasi imkansizdir. Boylece gercek hayati yasamasi, ozgur hayati yasamasi ve mutlu olmasi mumkun degildir.

19.yy.da dunyaya gelen buyuk filozof Swami Vivekananda insanligin daha cok maddiyata, dunyevi illuzyonlara, beyin illuzyonlarina battigini gorerek ve dunyanin durumunun gittikce daha karmasik oldugunu fark ederek idrak ediyor ki insanlarin o eski caglarin Vedanta bilgilerine cok ihtiyaci vardir. Ve kendi hocasindan - Avatar Srira Makrisna – aldigi Yuce Tanrisal Bilgeligi kendisi de gelistiriyor ve dunyaya boylece Neo-Vedanta olarak tekrar veriyor. Vivekananda’nin cesitli kitaplarindan en degerli Karma Yoga, Cinanda Yoga, Radja Yoga, Bhakti Yoga, Pratik Vedanta, vs.dir.

Neo-Vedanta Advayta Vedanta olarak ortaya cikiyor ve netlesiyor. Advayta Vedanta ise Vedalarin Vedanta’nin, Neo-Vedanta’nin ve aslinda tum dunyanin felsefe ogretilerinin piramidinin zirvesidir. En yuce noktasidir. Cunku Advayta Vedanta teklik felsefesidir. Ve bu felsefenin ozu ve ana konusu Realitenin ta kendisidir. Advayta Vedantaya gore dunyada ve evrende iki sey yoktur. Maya veya illuzyon gercek sayilamiyor. O hicbir zaman gercek degildir, olmayacak. Tek gercek Atman’dir. Bir ornekle gostermek gerekirse: Bir yaz gunu denize baktigimizda denizin uzerinde milyarlarca gunes yansimalari gozukur. Ve hatta birbirleriyle birlesip parlak isik sacan genis bolgeler olustururlar. Bu yansimalarin herhangi birisine yakindan baksaniz gorursunuz ki o dalganin uzerinde olusan gunesin kucuk yansimasidir. Her biri kucuk bir gunes gibidir. Ve onlar sayisiz coktur. Ama onlarin hicbiri gercek gunes degildir. Yansimalara bakarak insan aldanir. Gercek tek gunes her zaman kendi gokteki yerindedir.

Neo-Vedanta insana – sen de bu kucuk yansima gibisin, sen bu kisi degilsin, sen Yuce varliksin, sen goklere, realiteye aitsin, sen de bir gunessin aslinda – ve o gokteki Realiteni ogrenme zamani gelmistir – diye ogretiyor.

Vivekananda’nin tum cabasi insanlari uyandirmaktir. Ve onlara Gercekten soz etmektir. Cunku Illuzyonlara Gercek diyen insan bu dunyada kole olarak yasamaya devam ediyor. Ozgur degil ve olmasi da mumkun degil. ;nsani sadece Gercek kurtariyor.

Ve Vivekananda kendisine verilen, eski caglarin degerli ogretisi Advayta Vedanta’yi sadece kendi ogrencilerine, vatandaslarina degil, Amerika’ya, Avrupa’ya, Japonya’ya, tum dunyaya ogretmistir. Onun temiz, yuce ve saf kitaplari bugun de buyuk deger tasiyor. Cunku insanin bugunku ozgurluge olan ihtiyaci cok daha yogundur. insanlik cok daha buyuk illuzyonlarin icine girmistir. Ve Realiteden iyice uzaklasmistir. Ama her zaman oldugu gibi bugun de insanin acilari ve istiraplari onu Gercegi aramaya mecbur ediyor. Ve Gercegi arayan Gercegi buluyor.
Ilk once Gercegi bilen isik tasiyanlari bulup onlara bu dunyayi aydinlatan gercek isigin kaynagini ogretir. ;ste bu kaynaklardan biri Swami Vivekananda’nin ogretisidir.
 
 
VEDALAR
 
Hindistan edebiyatinin en eski, gorkemli, yuce ve kutsal kitaplari olan Vedalar dort kitaptan olusmustur: Rig-Veda, Yadjur-Veda, Sama-Veda ve Ahtarva-Veda. Dunya ezoterik Ogretileri arasinda bu kitaplar, Kozmik Temel Bilgileri ve ezoterik bilgeligin esas konularini  iceriyor. Veda - Bilgelik demektir fakat en yuce, gizemli ve Tanrisal anlamda Bilgelik. Bu nedenle Vedalar gibi kitaplarin metinleri sifrelidir ve onlari iceren Yuce Bilgeligi ortaya cikarmak icin yedi gizemli anahtara ihtiyac vardir. iste ezoterik Ogretilerin gizemli Bilgeligi burada basliyor fakat bitmiyor cunku o sonsuzdur.
 

Vedalarin sonsuz Bilgeligi, onlarin ortaya cikmasinda da kendini gosteriyor. Vedalarin kendilerine gore bu kutsal kitaplarin icindeki bilgelik, dunyada daha insanlar olmadigi zaman, hatta hayat da olmadigi zaman, dahasi Dunya gezegeni, Gunes Sistemi ve Evren bile olmadigi zaman Vedalar varmis. Evren ve onun icindeki her sey Vedalara gore yaratilmistir. Normal insan akli boyle ifadeleri almaz. Ama bu kitaplar insan aklinin kapasitesini asiyor ve en derin ve Tanrisal Kozmik Ruhsal Kulturu iceriyor. iste bu nedenle Vedalari her okuyan anlayamaz. Onlari anlamak icin soz konusu olan Yuce Ruhsal Kulture sahip olmak zorundayiz. Ancak o zaman bu sifreli metinler icerdigi sonsuz Tanrisal Bilgelige ulasmamiz mumkundur.

 
Tabi ki Hindistan’da boyle yuce, buyuk Hocalar, Risiler ve Gurular her zaman vardi ve onlar Vedalarin gorkemli Bilgeligini cozmus ve kendi Ogretilerinde, kitaplarinda ve yorumlarinda bize yazip birakmislardir. Onlara gore Vedalarin gercek kaynagi; Brahma Tanrisidir. Vedalar ilk once binlerce yillar bu yuce Hocalar, Risiler ve Gurular tarafindan hicbir yere yazilmamis halde bilinmis ve sanki Goksel Kitaplardan alinip insanlara okunmustur. Ve sadece birkac bin yil once Bilge Risi Vyasa, Vedalari kitaplara dokmus ve Kutsal Metinleri duzenlemistir. Bazen besinci Veda adi verilen Mahabharata’yi da, Puranalari da, Vedantayi da bu yuce Risi Vyasa toplamistir. Hindistan’in ve tum dunyanin gercek Yoga Hocalari icin en buyuk otorite olan Bhagavad Gita kitabi ise, Mahabharata’nin en onemli parcasidir. Bu yuce Ogretiyi bes bin yil once Sri Bhagvan Krisna Avatar tarafindan ogrencisi Arjuna’ya verilmistir.
 

Vedalarin konusu ve ozu nedir diye sordugumuzda; cevap sudur: Evrenin yaratilisi, Sonsuz Kozmik Hayatin en Yuce Hedefi, o Hedefe goturen Yol, Guc ve Arac. Nedir o Yuce Hedef diye sordugunuzda, Vedalar, Atman diye cevap verir. Atman, Vedalarin ve Vedalarin devami ve zirvesi olan Vedanta’nin en buyuk gizemidir. Atman’i bilmek, O’nu Ruhsal Evrim Yolundaki Hedef olarak gormek, O’na ulasmak ve O’nunla birlesmek Yuce Tanri ile birlesmek anlamina geliyor. Cunku Atman Tanri’nin Yuregidir, O’nun Ozbenidir, O’nun dogasidir ve ayni zamanda insanin da Yuregindeki Canli Tanridir. Vedanta ise bu konuyu daha detayli ve net bir sekilde anlatmaktadir.
 

 
VEDANTA
 
                “Insanin dusunmesine izin verin. Insanin tum sohreti onun dusunen bir varlik olmasidir.”
 
                Vivekananda
 

Insanin dusuncesi ve akli ne kadar ozgur olursa, o o kadar ozgur ve yuce bir varlik haline gelir. Vedalarin devami ve zirvesi olan Vedanta, insanligin en ozgur ve en yuce dusuncesinin meyvesidir. Vedanta felsefesi dunyada var olan en yuksek felsefe ve dusunce kulturune aittir. Vedanta’nin icinde uc buyuk bolum vardir ve bu uc bolum bir felsefe piramidi olusturuyor. Bu piramidin tabaninda; Dvaita Vedanta (Madhava’ya ait dualite, ikilik felsefesi) yer aliyor. Ortasinda; Visista Advaita Vedanta (Ramanudja’ya ait yumusak teklik felsefesi) yer aliyor. Ve en tepesinde; tum dunyanin evrensel ezoterik felsefelerinin zirvesi olan Advaita Vedanta (Teklik Felsefesi) yer aliyor. Bu Teklik Felsefesinin ilk yaraticilari olarak Govinda, Goudapada ve Sri Shankara Charia biliniyor. Vedanta disinda olan diger felsefe ogretileri ise ya bu uc en eski Hint felsefesinin modifikasyonlarindan biri olabilir ya da Dvaita Vedanta’nin altinda yer almaktadirlar. Boylece uclu klasik Vedanta, insan dusuncesinin sonsuz ozgurlugune atilan en cesur ve en buyuk adimlaridir. Ve Advaita Vedanta-Teklik Ogretisi- insanligi Tanrisal, Mutlak Yucelige evrende mumkun olan en Ustun Ruhsalliga ve Ozgur bilince goturuyor. Ayni zamanda tum Maya’dan (illuzyonlardan) kurtariyor ve Yuce Gercege- Realiteye goturuyor. Advaita Vedanta’ya gore Evrende tek Realite var: Atman (Yuce Tanrisal Ben veya Tanri’nin Oz Ben’i) . Atman ise Brahman’a (Yuce Yaratan Tanri’ya) esittir. insanin gercek ozu O’nunla daima birdir. Dunya ve insan sahsiyeti ise sadece Maya’dir- evrensel illuzyonlardir. ;ste bu Advayta Vedanta'nin en kisa formulu.
 


 
VEDANTA, UPANISADLAR
ve ADVAYTA VEDANTA.

Uttara Mimamsa veya Vedanta. Vedanta Vedalarin tamamlayan en Yuce Zirve “Cnana-Kanda”  Ezoterik  Felsefesidir. Tum alti cesit Hint Felsefe Okulu veya Yonu Vedalar ve Vedanta’dan gelen en onemli bir noktada birlesiyorlar: onlarin hepsi Dunyanin aci verici engellerinden, dogum ve olum zincirlerinden , egoistik davranislardan, isteklerden ve hareketlerden ortaya cikan hatalarin ve gunahlarin istirabindan insanin Kurtulusu ve Ozgurluge kavusmasidir. Hepsi de bu zincirleri kirip Ozgurluge kavusmak icin  tek Yolu olarak AVIDYA – Cahilligi yok ederek Tanrisal Bilgelige VIDYA’YA ulasmasini  goruyorlar.

UPANISAD (Sanskritce, Gercegi ogrenmek icin Yuce Hoca’nin yaninda oturmak demektir) aslinda Gizemli Yuce Ezoterik Bilgelige Ulasmak amaci ile Yuce Hocanin Bilinc Seviyesine Ruhsal Yukselis anlamina geliyor, yani ogrenci kendi Ruhu ve Bilinci ile Hocanin Yuksek Ruhunun ve Bilincinin yaninda yer aliyor demektir ve sadece boylece Hoca ogrencisine Yuksek ve Gizemli konulari aciklayabiliyor. Bu aciklama ise ogrencinin kendisinin icindeki Yuksek Ruhsal boyutlardan geliyor. Cunku Upanisadlar Vedalara gore daha cok insanin ic Evreni ile ilgileniyorlar. En eski ve Temel Upanisad sayisi – 14, Esas Toplami – 108 (Hintliler icin Kutsal sayi), ama sonra da eklenen Upanisadlar la birlikte 200 fazla.

Upanisadlar  dis Ritual - Hareket Yolu (“Karma Marga”)  yerine ic Ritual Yuce Bilgi ve Tanrisal Bilgelik Yolu (“Cnana Marga”) yani tam Ezoterik Felsefe’yi ortaya koyuyorlar. Upanisadlarin en temel konulari sudur: Gercek ;nsan nedir; Gercek Ruhsallik ve Ahlak nedir; Objeler ve duygusal tutkulardan Kurtulus, ve sonunda Karanliktan, Yok olustan, Olumden, Istiraplardan, Maddi Dunyadan Kurtulus; Hayatin En Yuksek Amaci; insan Ruhunu en Yuce Realite, Her seyi Yaratan ve iceren Mutlak Ruhsal Baslangic  olan Brahman’la (bu kavramda kelimenin man kismi vurgulaniyor) birlestirme Yolu.

“SVETASVATARA UPANISAD” diyor: “Ilk Neden nedir? Brahman mi? Biz nerde Yaratildik, nerden geliyoruz? Ne ile ve nerede yasiyoruz? Temelimiz ne? Nereye gidiyoruz? Kimin Yonetiminin altinda biz burada mutluluk ve acilar icinde yasiyoruz? Bunlarin nedeni Zaman mi, Doga mi, gereklilik mi, Rastlanti mi, ilk Elementler mi, Ruh mi (“Purusa”)?” Upanisad Filozoflari bu tur hayatin Temel sorularina cevap ararken anlamislardi ki, bu sorularin hepsine veya hic olmasa sadece birine cevap bulana kadar insanin hayati bitiyor ve o ne bilgiye ulasabiliyor, ne de o bilgiyi uygulamasina zaman kaliyor. Ama o zaman ortaya en zor Felsefe problemi cikiyor: bir hayat icinde en Yuce Kurtarici Bilgiye ve Bilgelige  nasil ulasmak mumkun? Ayrica Ulastiktan da sonra en onemlisi bu Bilgiyi Uygulamak, kullanmak ve Yuce Hedefe Ulasabilmek mumkun mu? Bunu ;mkani ve Yolu var mi? Varsa nedir bunun Yolu? Bu noktada o eski Upanisad Filozoflari cok onemli bir Metodoloji bulmuslar. O da aslinda bir  soru, su soru: Her seyi iceren, Butun Sonsuz Evrenin Sonsuz Bilgilerini, tum Tanrisal Bilgeligi iceren Bir Sey, Bir Konu var mi? Varsa sadece o Konuya Konsantre olalim, o Konuyu arastiralim, inceleyelim, idrak edelim de, o Konuyu Ogrenirken, ayni zamanda uygulamis da olalim demisler. Peki nedir o her seyi iceren Tek Konu? Cevabini da bulmuslar – ATMAN – Mutlak Obje  Brahmana ozdes olan “Mutlak Subje”, Evrensel, Tanrisal Ruh, Baslangic. Ekzoterik olarak Vedalara ve Upanisadlara gore insanin yedi Prensibinden veya Boyutundan En Yuksegi Yuce Tanriya ozdes olan icindeki 7. Prensiptir. Ama Ezoterik acidan – O’na Tek Olan Kozmik Ruh diyorlar. iste bulus budur. Bu muthis Sorunun kendisi belki de en buyuk Felsefe bulusudur. Cevabinda Yuceligi soruya esittir!

Boylece Upanisadlarin Merkez  Konusu Atman oluyor. Cunku Atmani – “MUTLAK BEN’E” erisen, ayni zamanda Brahmana da ulasmis oluyor. Bununla ilgili Konular – Atmanin dogasi, Atman ve Brahman Birligi, ve Ozgurluge (“Moksa”) goturen Kurtulus Yolu, insanin kendi Kendisini – ic insan olan Atmani  ogrenmesi ve boylece Brahmana dek Yukselmesi. Cunku Vedalar ve  Vedantaya gore sonlu olan, gecici olan her seyin anlami – sadece Sonsuz olan Atmanin (esittir Brahmana) yansimalaridir.   “Atmanin icinde Sonsuz olani ogrenmek gerekiyor, bunu disinda hicbir seyi ogrenmeye ihtiyac yok”, diyor Svetasvatara Upanisad. Cunku bireysel boyutunda Atman algilayici dogasi nedeni ile,  algiladigi objelere baglaniyor  ve ozgurlugunu kayip ediyor. Ama Kendi Yuceligini, Tanrisalligini ve Ruh olarak bagimsizligini ogrenince, Kendinin icinde Yuce Tanri Brahmoyu bulunca ve O’nunla birlesince “O tum baglarindan kopuyor ve Ozgurluge kavusuyor”

“AMRITABINDU UPANISAD”  Olumsuzluk Damlasi Bolumunde soyle diyor: “1.Iki cesit akil vardir: temiz, ve temiz olmayan. Temiz olmayan akli istekler yonetiyor, temiz aklin ise istekleri yoktur.

2.Soyle ki,  insanlarin zincirlerini yaratan  akildir ve Ozgurlestiren de o.

Zincirler icinde olan akil seylerle baglidir, ozgur olan ise – her seyin disindadir”... “Seylerle baglanti kesildigi zaman, akil Yuregin icindedir. ;ste o zaman insanin Ozu ortaya cikiyor ve o en Yuce haline kavusuyor.”... “Bilgi Gozu ile yonlendirilen En Buyuk Yucelikle alevden gibi ateslensin. Bolunmeyen, hareket etmeyen, rahat olan “bu ;yiligin – ben tam Kendisiyim” diye idrak edilir Kutsal Kitaba gore”

Baska bir “;SA UPANISAD” diyor: “Bilgisizlige saygi gosterenler kor karanliga giriyorlar; Sanki daha da buyuk karanliga giriyorlar bilgiden haz alanlar. Gercekten diyorlar ki, O (Yuce ;lke) Bilgiden de, bilgisizlikten de farklidir.” “Ortaya cikmayana, gorunmeyene saygi gostermek kor karanliga girmek demektir. Sadece ortada olana, gorunene deger veren, daha da buyuk karanliga giriyor. Gercekten diyorlar ki, O (Yuce ;lke) ortaya cikandan da, cikmayandan da (gorunen ve gorunmeyenden de) farklidir. Biz boyle duymustuk. Bilgelerden, onlar bize bunu anlatmislardi”.”Gercekten, kim tum varliklari Atmanin icinde goruyorsa ve Atmani da tum varliklarin icinde goruyorsa, o korkusuz olur. Atman arastirmaci icin tum varliklarla bir oldugu zaman, bu tekligi goren icin nasil bir korluk veya uzuntu olabilir ki?”

“ATMA UPANISAD” acisindan uc tur PURUSA (Sanskr. – “Sehirci” yani insanin bedeninde sanki bir Sehrin icinde gibi yasayan  Ruh – Gercek Ic Insan) vardir: dis Atman, ic Atman ve En Yuksek ve Yuce (Ustun) Atman. Birinci Atman – kemik, et, kol bacak vb. parcalardan olusan insanin fizik bedeni. ;kinci Atman – cesitli istekleri, duygulari, dusunceleri, hafizasi olan; dans, sarki, muzikle ugrasan, bilincli olan, arastirmalar yapan, ogrenen, anlayan, hareket eden ic insandir. Ucuncu Ustun Atman ise – Kutsal OM kelimesi ile simgelenen, Ustun Atman hakkinda dusunene Dusunmede ve Yoga’da (nefesi kesip, duygulardan ayrilip O’nunla birlesene)  acilan; “incir tohumuna benzeyen,..  bilinmeyen, dogmayan, olmeyen, kurumayan, yanmayan, bozulmayan, titremeyen, catlamayan, niteligi olmayan her seyin Gozlemcisi, temiz olan... her seyin icine giren, dusunulmeyen, yazilmayan, kirli olani temizleyen, hareket etmeyen, gecmis hayatlariyla bagi olmayan - iste bu Purusanin adi Ustun; En Yuksek Atman.

Bu Gercek Insan Teorisinin onemini tum Hint Felsefe turlerinde ve Yonlerinde goruyoruz.: Yani insan nedir soruya bu Atma Upanisad Teorisin cevabi su: bilinen insan, aslinda insan degil, yani insanin bedeni, insanin duygulari, akli, hafizasi ve vb. insanin kendisi degil de onun sadece bu Dunyada yasamak icin kullandigi araclar. ;nsanin Kendisi ise – Gercek insan – Ustun Atman’dir. Dis ve ic Atmanlar ise sadece onun kullandigi Araclar. Ama bu uc Atman aslinda tek olan Purusanin cesitli boyutlari. Ve Gercek insan bir Butundur: Onun Yuce tarafi da var alcak tarafi da var.

Ama en onemlisi insanin bilinmeyen Yuce, olumsuz, Tanrisal tarafidir yani insanin icindeki Yucelik, insanin Ruhun Yuceligi, yani Gercek Kendisinin Yuceligi!

Unlu “MANDUKYA UPANISAD” Atmani, Vedalarin Gizemini ortaya cikaran Anahtar Soz - Kutsal Soz AUM acisindan anlatiyor. “AUM! Bu Ses – her sey demektir. Onun anlami su: Gecmis, su An (Bugun), Gelecek – iste budur Aum Sesi. Ve bu uc Zamanin disinda olan da AUM’dir. Cunku bunun hepsi – Brahman. Bu Atman – Brahman’dir. Bu Atmanin Dort Adimi vardir.”

1.      Insanin Uyanik hali “dis Dunyayi bilen, 7 organi ve 19 agzi olan” – Atmanin  1.Adimidir.

2.      Insanin Ruya gorme hali “ic Dunyayi bilen, 7 organi ve 19 agzi olan” – Atmanin 2.Adimidir.

3.      Insanin “isteksiz, ruyasiz Derin Uyku hali, tek olmus Bilgelik (Pradjnya) ve Sevincle dolu olan, Yuzu – Dusunce olan” – Atmanin 3. Adimidir.
“Iste Bu Genel Hukumdardir, iste Bu her seyi Bilen, iste bu ic Yonetici, iste bu her seyin Kaynagi, tum varliklarin Baslangici ve Sonu olan da iste budur.”

4.      Ama O’ndan daha da ustun olan Atmanin bir Adimi daha var. “(Sadece) Dis Dunyayi bilmeyen, ic Dunyayi bilmeyen, ikisini de bilmeyen, ama Bilgelikle dolu olan, bilgi de degil, bilgesizlik de degil, gorunmeyen, soylenmeyen, yakalanmayan, fark edilmeyen, dusunulmeyen, gosterilmeyen, Tek olan Atmanin ;drak Edilen Ozu, ortada olan Dunyayi irinmesi, rahatlamis, mutluluk veren, ikiligi olmayan – iste buna
     Atmanin 4. Adimi diyorlar.
Iste Bu Atman’in tam Kendisi. Iste O’nu idrak etmek  gerekiyor.” Yani O – En Yuksek ve Yuce, Brahman’a esit olan Ustun Atman’i fark etmek, kesfetmek, aramak, arastirmak, bulmak, incelemek, ogrenmek, bilmek, idrak etmek ve sonun da O’nunla Birlesmek gerekmektedir.
 Bu Yuce metinde cok net goruyoruz ki, Gercek ve Butun Insanin ayni zamanda 4. hali veya sifati vardir: Uyanik, Ruya Gorme, Derin Uyku ve En Ustun bilinmeyen 4. hali. Bunlarin tumu Atmanin Kendisidir ve ayni zamanda O’nun  4 adimi veya halidir (sifati). Bu Upanisada gore ;nsanin icinde hem Tek ve her seyin Yuce Kaynagi olan, her seyi Bilen ve Yoneten Yuce Hukumdar (Atmanin 3. Adimi) vardir. Hem de daha da Yuce, En Ustun, bu Hukumdarin Ozu olan, Brahmana esit olan Atmanin Tam Kendisi veya 4. Adimi vardir. Boylece insanin Evrimdeki En Yuce hedefi de onun icindedir: oyle ise O Yuce Hedefe goturen Yolda insanin icinde demektir.

Bu Atman AUM Seslerine gore soyle yorumlaniyor:

1.      Insanin Uyanik “vaysvanara” hali (Atmanin 1. Adimi) – A Sesi’dir.

2.      Insanin Ruya gorme “taydjasa” hali (Atmanin 2. Adimi) – U sesi’dir.

3.      Insanin Derin Uyku Pradjnya” hali (Atmanin 3. Adimi) – M sesi’dir.

4.      “Soylenmeyen, tum Evreni icinde eriten, Mutluluk getiren, ikisiz (dualitesiz) parcalari olmayan (Atmanin)
 
4. halidir. Boylece AUM Sesi Atman sayilir. Bunu biler her kimse kendi Atmani ile En Ustun Atmanin icine girebiliyor” ve O’nun la Birlesiyor. Atmanin 4. Adimi – Sessizliktir.
Dikkat etmeye gerek olan sey – En Ustun Atmana kendi Atmani ile ulasmak mumkundur. AUM Kutsal Sesinin anlami simdi ortaya cikiyor. Ustun Atman Kendinin 4. Sessiz halinden baslayarak  M-U-A Sesi ile Evrenin EnYuce katindan baslayarak asagiya dogru yaratiyor. ;nsan ise kendinin Uyanik (A) halinde iken En Yuce Ustun Atman-Brahmana (Evrimin ve Hayatin En Yuce Hedefine) ulasmaya istiyorsa, o A dan U’ya ve M’ye, yani icindeki Atmanin 3. Adimina Yukselmelidir. Ondan da sonra o icindeki kendi Atmani ile (Atmanin 3.Adimi) En Ustun Yuce Atman-Brahmana Yukselebilir.

Vedantaya gore insanin En Yuksek Hayat Hedefi, O Hedefe goturen Yol, O Yolda goturen Arac ve Guc – hepsi Gercek ve Tam Butun olan  insanin Kendisinin icindedir ve O da – Atmanadir. Onun Sembolu ise Kutsal Soz AUM’dir. Onun herkesce  bilinen dortte bir “parcasi” veya tarafi ise bildigimiz insandir, yani biziz.

Peki boyle bir Yucelme ve Yukselmenin metodolojisi nedir diye sorsak, bu soruya “CHANDOGYA UPANISAD” cevap veriyor.  “En ince Oz’le her sey ruhsallasmistir. O tek Gercektir (Realite). O Atmandir.”  “Gercekten Ruh tarafindan terk edilmis beden oludur. Ruh ise olumsuzdur. En ince Ruh olan Oz’le her sey ruhsallasmistir. Bu tek olan Gercek (Realite). Iste bu Atmandir.” “Bu en ince Oz-Ruh – her seyin temelidir. O bir Gercektir Varliktir. O – Atmandir. Sen Svetaketu, Onunla birsin.” “Gercekte Atman sozu tum kelimelerden daha da buyuktur. Bu sozu bilen anlayamayacak hicbir sey yok: o Vedalari ve eski metinleri, dil bilimini ve matematigi, Zaman bilimini ve kehanetler ilmini, mantigi, Ahlak Kurallarini, etimolojiyi, Kutsal metinler ilmini, silahlar ilmini, Astronomiyi, Yilanlarin ve Dahilerin bilgisini. Gogu ve Dunyayi, Havayi, Esiri, Suyu, En Yuce Varliklari, insanlari, hayvanlari, kuslari, bitkileri, agaclari, - en kucugune kadar tum canlilari ve yaratiklari,.. dogrusunu da egrisini de, gercegi de yalani da, iyisini de kotusunu de, tatlisini da acisini da. Eger Atman Soz’u olmasa idi, ne dogrusu ne de egrisi, ne gercegi ne de sahtesi, ne iyilik ne de kotuluk, ne hos olani ne de hos olmayan ogrenilemezdi. Bu Soz her seyi fark ettiriyor. Bu Sozun, Atman Sozun dogru anlayisin kabul et.” Sonra Atman Sozunu dogru anlamasini soyle anlatiliyor.

Atman Sozunun dogru anlami, dogru hizmet ederken geliyor. Kurbanlik olmazsa dogruluk da yok demek. Sadece Kurban hizmeti dogru eder. Fedailikle (kendini feda etmekle) hizmet dogru oluyor. Ama kendini Feda etmeyi de, hizmeti de ogrenmeyi istemek gerekmektedir. Ancak hizmet ederken icinde bir Sevinc hissedersen hizmeti ogrenebilmek mumkun. Istirap ceken hizmet etmiyor. Sadece Sevincle dolu oldugu zaman dogru hizmet geliyor. Ama Sevinci ogrenmek lazim. Sonsuzlugun disinda sevinc yoktur. Sonu olan hicbir seyde Sevinc yok. Sevinc – Sonsuzluktur! Ama Sonsuzlugu ogrenmeye istemek gerekmektedir, diyor Chandogya Upanisad.

“Gercekten goren ne olumu, ne hastaligi, ne de istirabi gorur. Gercekten goren Atmani gorur, Goreni (Evrenin Yaraticisini – Atmani)  O’nun Gorusu ile (Atmavidya) Gorur ve o her yerde ve her seye ulasabilir.” “Atman – Tek olan Gercek Realite – insanin Yureginde’dir. Tanri insanin Yureginde dedikleri zaman, Yurekteki Atman’dan bahsediliyor. Aslinda Atman Yurek demektir. – Kendi Bilinci ile Kendini idrak eden Sevincin Sonsuz Varliligi demektir. Gunden gune bunu bilen insan Goksel Yuce hayata ulasabiliyor.” “Boyle, benim degerlim, olmek uzere olan insanin basinda akrabalar toplanip soruyorlar ona “Sen beni taniyor musun?” “Sen beni taniyor musun?”  ve onun soylevi aklina girmemisse, akli – nefesine, nefesi – atese, atesi ise en Yuce Tanriya girmeyene kadar o onlari taniyor.
Ama ne zaman onun Soylevi aklina girer, akli – nefesine, nefesi atese, atesi en Yuce Tanriya, o zaman o akrabalarini tanimaz.

;ste  bu en ince Oz-Ruh – her seyin temelidir. O bir Gercektir Varliktir. O – Atmandir. Sen Svetaketu, Onunla birsin.”

Chandogya Upanisad boylece Gercek insani kim veya ne oldugunu ispatliyor: “Sen O’sun o Svetaketu (ogrencinin adi), sen Atman’sin.”  Yani Sonsuz bir Ruhsun, O Yuce Ruhun Merkezi - Yurek’sin, Sevincsin, Sonsoz Varliligin ta Kendisisin, diyor bu Upanisad ve onunla birlikte binlerce yil tum Hint Felsefe turleri de bunu tekrarliyorlar ve bu fikre son derecede sadakat gosteriyorlar. Gozumuzle gordugumuz insan gercek insan degil. Gecek insan – Atmandir. Atman nedir diye sordugumuzda, buna Hint Filozoflari daima soyle cevap verirler: “ATMAN – SAT-CIT-ANANDA SVARUP’DIR”. SAT –Sonsuz  Mutlak Varlilik, CIT -   Sonsuz  Mutlak Bilinc, ANANDA – Sosuz Mutlak Sevinc (en ustun Mutluluk), SVARUPA ise  bu uc seyi birlestiren Atmanin Dogasidir.  Vedalar’dan sonra Vedanta da iste buna Gercek ;nsandir diyor ve bu Ana Fikir daha sonra Antik Cagin Arkaik Doneminden bu yana, Eski Yunan Filozoflarindan XX. yuzyilin Fizikcilerine dek cok sayida filozoflar, dusunurler, ilim adamlari ve Felsefe Ogretileri tarafindan kabul edilmisti. Eger bunlardan bir ornek verelim dersek XX. yuzyilin en Buyuk Fizikcisi ve ;zafiyet Teorisin Yaraticisi Albert Einstein 40. yillarda Berlin civarlarinda olan yazlik evinde Hindistan’in Buyuk Sairi ve Filozofu, “Gitandjali” siir kitabi icin Nobel Odulu alan Rabindranath Tagor’la  Realite ve Atman hakkinda konusuyorlardi. Bu gorkemli sohbette Fizikci Evreni Yaratan ve onun Temelini olusturan Oz Realiteye, cagdas Fizigi cok iyi bilen, bu konularda kitaplar yazan Sair Atman diyordu. ;kisi de farkli ilim dillerinde (Fizik ve Felsefe dillerinde) ayni Gercekten soz ediyorlardi ve bunu cok iyi  ve sevinerek idrak ediyorlardi.

ADVAYTA VEDANTA, Dvayta ve Vishishtadvayta birlikte Vedantayi  olusturan ve ayni zamanda hem Vedanta’nin icinde, hem de tum Hint felsefesinin icinde en Yuce Teklik Felsefesidir. Burada bir Felsefe Piramidi soz konusu. Tum Dunya Felsefesini bir yere getirsek onumuzde bir Piramit sekli gorecegiz. Bu Piramidin altinda Dualistik Felsefe Ogretileri yer alacak; Piramidin orta kisminda Dualiteyi ve Tekligi birlikte kabul eden (Karsitlar birligi olarak kabul eden) Felsefe Ogretileri yer alacaktir; Piramidin zirvesinde ise Teklik Felsefe ogretileri yerlesecektir ve bu Felsefe Piramidinin zirvesinin en ucu Advayta Vedanta’nin tam yeridir. Boylece insanligin kurdugu Felsefe Piramidinin en asagisinda en kaba, primitif, materyalistik Felsefe Ogretilerinden en yukarida olan, en ince ve en Yuce Felsefe Ogretisi olan Advayta Vedanta’ya kadar onumuze insanligin Ruhunu ve Bilincini Yucelten ve Yukselten Piramit merdivenlerinden olusan Buyuk bir Yukselis Yolu ortaya  cikiyor. Bu Felsefe Piramidinin merdivenlerinin her basamaginda o seviyeye ait olan Felsefe ogretisi vardir ve her birinin zaman ve tarih icinde kendi ayri yeri vardir. Ve her miller,  ve her bir halk, ve her bir insan ayni anda bu muazzam Piramidin ustunde kendi Ruh ve Bilinc seviyesine gore bir basamak almistir. Cunku Ruhsal acidan herkes farkli seviyededir ve biz burada da Hiyerarsi Prensibi goruyoruz. Ama tum insanlik, ve her bir millet, halk ve ayri bir insan kendinin “felsefe bebekliginde” bu Piramidin en asagidaki ilk basamaklarindan baslayarak yukari dogru tirmanir ve sonunda bir “felsefe ihtiyari Bilgeligine” gelince bu Piramidin zirvesine ulasmis olur.
Ayni sekilde Vedanta kendi kendine bir Piramit olusturuyor: bu Piramidin en asagisinda - Tanri (veya En Yuce Realite) ve insan iki farkli, ayri seydir ve hicbir zaman birlesmeyecekler, diye bakan Dvayta (Dualite) Felsefesi yer aliyor; daha yukarida – Tanri (veya En Yuce Realite) ve insan farkli ve gorunuste ayridir, ama aslinda birdir diye soyleyen, Vishish¬tadvaita (Dualite ve Teklik birligi) Felsefesi yer aliyor; ve en zirvede – Tanri (veya En Yuce Realite) ve insan birdir, hicbir zaman ayrilmadilar, zaten ikilik yok, Gercekte Dualite (Dualizm) yok, sadece illuzyonlar (Maya) yaratan Avidya (insan cehaleti) nedeni ile insan kendini Tanridan farkli goruyor diyen Advayta Vedanta yer aliyor. Soyle de diyebiliriz: Vedanta Dunyanin en eski Felsefesi oldugu icin, tum Dunya Felsefe Piramidi, Vedanta Felsefe Piramidinden ortaya cikmistir. Bu yuzden Vedanta Dunya Felsefesinin Baslangic Ana Felsefesidir. Advayta Vedanta ise tum Vedanta’nin Ana Felsefesidir.

Advayta Vedanta Felsefe okulunun Tarihi en eski zamanlardan basliyor. Bu Ogretinin ilk Hocalarinin listesinde Narayana, Brahma Tanrilari ve Erken Vedik zamanlarin Yuce Risileri yer aliyorlar. Advayta’nin insani Tarihi,   Akademik bakisa   gore  Buyuk Gaudapada’dan basliyor.  Ama  Advayta Vedanta’nin esas kaynaklari Upanisadlar, Brahma-sutralar ve Bhagavadgita’dir. Bunlar ise sonsuz Vedalarin devami ve zirvesi oldugu icin Advayta Vedanta Gaudapada’dan basliyor demek dogru degil. Gaudapada’dan sonra ise Advayta Felsefesinin gelistirenler - onun ogrencisi  Govinda oluyor ve sonra da, Govinda’nin ogrencisi olan, VIII yuzyilda yasayan Advayta Vedanta Felsefesin en unlu Filozofu Yuce ve Buyuk Sankara yer aliyor. Sonra, XIX. yuzyilda Advayta Felsefesi Ram Mohan Raydan Vivekananda’ya kadar yeni bir dogusta Neovedanta Felsefesi’nin cercevesinde yeniden ortaya cikiyor.

Advayta Vedanta’nin Temel ilkesi sudur: Evrende Bir ve Tek olan Realite (Sat) Brahman’dir. Atman (bireysel “Ben”) ve Brahman (Yuce Tanri veya Realite) iki sey degil Tek veya ayni seydir: bunu Upanisadlar “Aham Brahmasmi” veya “Tat Tvam Asi” olarak belirtiyorlar. Atmanin ve Brahmanin Sonsuz Birligi Advaytayi diger Vedanta Felsefesinin ogretilerinden ayiran ozelligidir. Yani insanin Yuce Ruhu (Atman) ve Tek olan Yuce Gercek Mutlak Realite (Brahman) Tektir. Evren, Dunya... her sey – Cokluk aslinda gercek degildir, sadece illuzyondur (Maya – Kozmik illuzyonu). Bu illuzyonun kaynagi  Cehalet’tir (Avidya) ve Brahmanin Magik Yaratici Gucu’dur (Yogamaya). Bu illuzyon kisiliginden ve illuzyon Dunyadan insani kurtaran ve Ozgurluge (Moksa) goturen  en Yuksek Yol ise ilk once bu “sahte” kendibilinc, akil ve illuzyon “bilgilerden”  kurtaran, Gercegi Ogreten ve Coklugu “ortadan kaldiran” Tanrisal Bilgelik Yoludur (Cnana Marga veya Cnana Yoga). Ama aslinda kurtulus insanin icindeki Yuce “Beni” ve Yuce Realite, Yuce Tanri Tek ve Bir oldugunu ;drak edilmesidir.

Advayta Vedantayi incelerken asil konu her zaman icsel Benin ve Brahmanin Birligidir. Bu konu ile ilgili dort temel soru vardir.
1)      Brahman nedir?
2)      Brahmani anlatan Vedanta Sruti (;sitilmis) Metinlerinin verdigi Bilgi nedir?
3)      Brahman, O’nu anlatan Vedanta Metinleri ve icsel Ben arasindaki alaka (sambandha) nedir?
4)      Ozgurluge (Moksa) nasil ulasilabilir?

“BRAHMA-SUTRA” (ayni zamanda “VEDANTA SUTRA” olarak  biliniyor) Brahmani soyle anlatiyor: “Brahman bu Evrenin Yaratanidir. Brahman sadece Sastralardan (Sastralar – tam guven kazanan ve Gercek Yuce Kaynaktan verilen en dogru ve Yuksek Ezoterik Felsefe Yazilaridir)  ogrenilebilir. Sastrala dogru bilgi Kaynagidir. Brahman’i ogretmek Vedanta metinlerinin esas amacidir. Brahman Akil Prensibi olarak Evrenin ilknedenidir.”1 Brahmo Sutraya gore Brahman  her seyin icindedir: Gunesin ve gozun icinde, Akasa, Prana, Isik, Manomaya (akildan olusan) Brahmandir; hareket edeni ve etmeyeni yiyen (cunku sonucta her sey yemek gibi Onun icine giriyor), Yuregin gizemli mekaninda yasayan bireysel Yuce “Ben” ve Brahman, ikisi de Yuregin icinde birlesiyorlar ve ikisi de Brahman; ic Yonetici, Gorunmeyen, Goklerin ve Dunyanin Siginagi, Sonu olmayan, en Yuksek sahsiyet, Buyuk parmak boyunda olan, Bilgiden olusan “Ben”, Tum Guclere Sahip olan, her seyi parlatan, Kendisinin baslangici olmayan vb. her sey - Brahmandir. Ama ayni zamanda, Brahman Evrenin Yaraticisi degildir. Cunku her cesit hareketin kendi motivi vardir. Ama Brahmanin hareketi sadece bir Kozmik Oyundur (Lila).